|
Basinda Dersim diger sayfalar icin >>>
1 | 2 | 3
Allium tuncelianum
Munzur Daglari'nda yetisen
ender bitki türlerinden biri olan Allium tuncelianum (Tunceli sarmisagi),
bilim otoritelerine göre kültür sarmisaginin atasi. Bu
dag sarmisagi, yalnizca Tunceli ili Ovacik ilçesi ve Erzincan sinirinda
yetisiyor.
Allium tuncelianum, bir çesit dag sarmisagi. Bu tür, 1980'li
yillarda kesfedildi. Tunceli sarmisaginin tek disli baslari, kabuklarinin
arasinda da küçük disçikleri var. Kabuk sayisi
kültür sarmisagindan daha az. Tunceli sarmisagi 1500-2000 metre
yükseklikte, drenajli ve tasli-çakilli yerlerde kendiliginden
yetisiyor. Bugüne kadar dogada nasil çogaldigi da tespit edilemedi.
Daha önce Ankara Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü
Ögretim Üyesi Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz bir arastirma yapti. Ancak
elindeki materyal yeterli sayida olmadigi için arastirma sonuçlanamadi.
Bitkiye adini veren Prof. Dr. Mehmet Koyuncu ve Prof. Dr. Neriman Özhatay'in
kimyasal analiz çalismalari sonucunda, Allium tuncelianum'un bilinen
kültür sarmisagiyla benzer özellikler gösterdigi ortaya
çikti.
Gelir kaynagi
Tunceli'nin temel geçim kaynagi tarim ve hayvancilik. Ancak 1994'te
güvenlik nedeniyle köylerin bosaltilmasi, yaklasik 210 civarindaki
aileyi üretimden kopardi. Köyünden göç eden,
üretim kaynaklari olan toprak ve hayvanla bagi kalmayan bu aileler
su anda ilçe merkezinde yasiyor. Bununla birlikte köylerde
yasayan aileler de yoksullukla bas etmeye çalisiyor. Dogada kendiliginden
yetisen iskin, kekik gibi bitkiler, bu aileler için önemli
bir gelir kaynagi. Bunlarin içinde en büyük ticari degere
sahip olan bitki de Tunceli sarmisagi. Dogadan toplanan sarmisak ev içi
kullanim amaciyla da tüketiliyor. Tunceli'nin yani sira Ankara, Istanbul
gibi büyük sehirlerde satisa sunuluyor, belli miktarlarda yurtdisina
da gönderiliyor. Yöre halki, sarmisagin bundan bes alti yil
önce daha az insan tarafindan, genellikle evde kullanmak amaciyla
bir-iki kilo toplandigini söylüyor. Bu oran bugün 20 tonun
üzerinde. Bir kisi 500 kg hatta birbuçuk ton sarmisak toplayabiliyor.
Tunceli sarmisagi mayis ayinda yesilleniyor. Agustos sonuna dogru tohumlar
olgunlasip dökülüyor. Tunceli sarmisagi iki üç
yillik bir bitki. Henüz gelisimini tamamlayamadigi için yok
olma tehlikesiyle karsi karsiya.
Üretim projesi
Tunceli sarmisaginin korunmasi ve yetistirilmesi amaçli proje,
Ulasilabilir Yasam Dernegi (UYD) tarafindan UNDP GEF/SGP destegiyle baslatildi.
Üç yil sürecek projenin farkli hedefleri var: Amaç
yöre halki için sürdürülebilir bir geçim
kaynagi yaratmak, toplayici aileleri üretici aileler haline getirmek.
Projenin hazirlik çalismalari 2003 Mart'inda basladi. UYD ile birlikte
bölgeyi ziyaret eden Van Yüzüncü Yil Üniversitesi
Tip Fakültesi Dekani Prof. Dr. Mehmet Koyuncu, Ankara Üniversitesi
Bahçe Bitkileri Bölümü Ögretim Üyesi Prof.
Dr. Ruhsar Yanmaz ve Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri
Merkez Arastirma Enstitüsü'nde Görevli Gülay Besirli
bitkiyi yerinde inceledi. Deneme amaçli ekimlerde sarmisagin iklim
ve toprak istegi tespit edilecek, ayrica tohumlarindan çogaltma
islemleri, laboratuvar ortaminda doku kültürü yoluyla hizli
çogaltma denemeleri yapilacak. Bu denemeler ile tam olarak kaç
yillik bir bitki oldugu ve nasil yetistirilebilecegi kesinlesen sarmisagin
Ovacik'taki üretimi için planlama yapilacak.
Marka tescili
Tunceli sarmisaginin yöreye özgü marka tesciliyle ihracati
da yapilabilen bir bitki haline gelmesi planlaniyor. 2003'ün ekim
ve kasim aylarinda Van, Ankara, Yalova ve Ovacik'ta deneme amaçli
ekimler gerçeklestirildi. Ovacik merkezde Ilçe Tarim Müdürlügü
ile birlikte, Koyungölü, Pasadüzü, Tanzi ve Asagitorunoba
köylerinde üreticilerle birlikte bes ayri arazide ekim yapildi.
Sarmisagin, laboratuvar ortaminda doku kültürü yolu ile
hizli çogaltma çalismalari A.Ü Ziraat Fakültesi'nde
devam ediyor. 2004 ilkbaharinda da deneme ekimleri yapildi.
Aksam
Munzur Çayi'nda 12 tas topla, içinden dilek tut
(Tunceli)
"Celal Dogan adini tasiyan bir parkin Tunceli'de isi ne?" dedim
güldüler. Meger Celal Baskan yaptirmis bu güzelim parki.
Munzur kiyisinda oldukça genis bir arazi, hos bir peyzaj, her yana
dagilmis kir kahveleri, türkü bar karisimi çay bahçeleri,
ilaveten çadirini kapanin pitrak gibi öte beriye kurdugu çadirlar.
E daha ne olsun diyesi geliyor insanin...
Munzur'un soguk suyu!..
Ben bu Munzur gibi delismen akan bir de Çoruh'u bilirim. Saatte
hizi 60 kilometreye ulasiyormus abooo!..
Zaten kirmizi benekli Alabalik bir tek böyle bir suda yetistigi için
bu yörenin mali olmus. Debi yüksek olacak, bir de beter soguk
olacak su...
Alabalik böylesi zor kosullarda üreyip yasarken bir de akintiya
karsi yüzermis, ise bak... "Ovacik'ta 3 dakika duramayacagin
elini ayagini sokamayacagin kadar artar soguklugu suyun'" diyorlar.
12 çakil tasinin sirri
Iste bunu anlattigim dere kiyisinda
Celal Dogan Parki'na Ferhat Tunç davet etti, gittik biz de... Iyi
ki de gitmisim, çünkü bir de efsaneyi ögrenip gerekeni
aynen tatbik ettim orada. Olay da su; kiyidan tam 12 çakil tasi
alacaksin. Sonra bir dilek tutup teker teker Munzur'a firlatacaksin o
çakil taslarini...
Güzelligin yok olma korkusu
"Allah bos zamaninda yaratmis herhalde, o kadar güzel"
lafi vardir ya, iste bu lafi dogal güzellik için tüm
Dersim havalisine söylemek mümkün. Hani o yillar yili süren
çatismalar, olaganüstü haller olmasa, burasi simdi misli
fersah katlanmisti her bakimdan. Sanki Isviçre gölleri, Alp'ler
ve civari gibi yerler var buralarda. Iste bütün ahalinin baraj
yapilacak diye sevinmek yerine hüzünlü olmasinin sebebi
bu. Çünkü baraj ekolojik dengeyi bozacak, çevreyi
kurutacak, bu muhtesem güzellik mahvolacak korkusu var hepsinde.
Toplumsal bir reddedis
Amerikalilar'la eski vakitlerde yapilan bir anlasma sonucu barajin baslamasina
ramak kalmis ama toplumsal bir reddedis her alanda sesini yükseltmeye
götürüyor yöre insanini. Meydanlardaki sokaklarda,
konserlerde, panellerde, her yerde, her yerde bunu söyleyip duruyorlar.
Bu baraj meselesi agir teknik bir konu. Pek çok görüsmelerim
oldu konuya iliskin dersimi epey çalistim. Kismetse bir dosya haber
haline getirip paylasacagim sizinle. Simdilik bu kadar yazabiliyorum.
Çünkü Erzincan Tercan'daki kazanin izini sürmekte,
gelisen olaylari takip etmekteyim. Kismetse yarina, daha genis çapli
Munzur masallarina...
Savas Ay 31.07.2004 Sabah
-----------------------------------------------------------------
Munzur'un serin sulari baris için akacak (mi?)
Türkiye'nin ilk milli parki olan Munzur Vadisi'ne bu baraji kim
ve nasil yapacak ey ihvanlar? Zaten insani seyrelmis bölgeyi, tamamen
Robinson Adasi mi yapacaksiniz ey efendi biraderler? Bazi bürokratlarin
bu dayatmasi dag keçilerini tekmil tedavülden kaldiracak haberiniz
ola heeey!....
Pera Palas'a, Ali Özgentürk'ün Zaman filmi setine gitmistim.
Kapida bir grupla karsilastim. Aralarinda duran genç kadina; "
Baskanim, Baskanim..." diye hitap ediyorlardi. Sonra o genç
kadin bana dönüp gülerek elini uzatti: n Merhaba Savas
Bey. Ben Tunceli Belediye Baskani Songül Erol Abdil. Gökte ararken
yerde buldum sizi. Munzur Festivali'ne davetlimsiniz... Yukaridaki konusma
olali 2 hafta filan geçti ve Tunceli'de, Munzur Festivali'ndeyim
iste. Elazig üzerinden geçip, feribotla Pertek'e gelip, oradan
da Tunceli'ye tirmanmisim. Bu, Tunceli'ye dördüncü gelisim.
Ilki 1978'deydi. Sancili yillarin dösünde, memleketin de en
sancili yöresine geldigimde yaptigim söylesiler, o zamanki Genel
Yayin Müdürüm Abdi Ipekçi tarafindan biraz da saskinlikla
karsilanmisti.
DOGU ÇOCUKLARI
BEN: Efendim, gelinlik kizlar çeyiz çarsaflarina Ibrahim
Kaypakkaya resimleri isliyor. Dükkanlarin adi Güney (Yilmaz
Güney'den mülhem), Arkadas, Umut... Polislere ev kiralanmiyor,
ufacik çocuklar 6-7 yasinda sabiler fraksiyon tartismasi yapiyor.
Halk gece gündüz okuyor, yazip çiziyor. Hemen herkes
bir örgütün militani ya da sempatizani.
Abdi Ipekçi: Her seyi anladim da, 6-7 yasinda çocuklar
nasil olup siyasi tartisma, fraksiyon muhabbeti yapar evladim?
Biraz da yas geregi cehaletin cesaretiyle yanitlamistim Abdi Bey'i
*Hocam batida 6 yasinda çocuklar keman, piyano resitali de vermiyor
mu? Dogu çocuklarinin ne eksigi var?..
Abdi Bey gülerek basimi oksamis ama lafini oturtmustu;
*Batida biraz daha büyük çocuklar da pabuç gibi
dil uzatiyor bak!..
KADINDAN BASKAN MI?
Utanmis, kizarmis, kendime kizmistim, ama ertesi gün yazdiklarimin
satirina dokunulmadan gazetede oldugunu görüp sevinmistim...
"Simdi ne degisti Tunceli'de?" derseniz çok sey. Cümle
cümle yazayim da kolaylik olsun. Çankaya Belediyesi'nde memur
olarak çalisirken Demokratik Güç Birligi'nin Tunceli
Belediye Baskan adayi olarak SHP'den seçimlere girecegi açiklanan
Songül Erol Abdil, önceleri diger aday adaylari arasinda "hos
karsilanmamisti." DEHAP kökenli olan Songül Erol Abdil,
seçim çalismasi boyunca "Dersim, kadinla özgürlesecek"
sloganiyla dikis tutturdu ve CHP'yi kalesinde yenip galip çikti
yaristan. Songül hanimin en büyük yardimcisi, görme
özürlü, avukat esi. Bazen danismani, bazen de akil hocasi
gibi çalisiyor genç avukat. Komplekssiz, sitemsiz, höt
hötsüz bir adam. Her muhabbetimizde biraz daha sevdim ve saydim
bu genç çifti.
KAFA YINE O KAFA...
Önce fraksiyon tartismasi yapan çocuklara göz atalim.
"2004'de Tunceli çocuklari ne durumda?" derseniz; gönül
yine o gönül, kafa yine o kafa çocuklarda. Lakin söylemleri
degismis. Onlar agabeyleri, ablalari, babalari, dedeleri gibi " Munzur'un
sulari barajlara degil, barisa akacak" diyorlar en çok. Bölgede
yatirim sifir. Buna ragmen yapilacak barajlara besikteki, esikteki, okuldaki,
yoldaki herkes neden karsi çikiyor? Çünkü, Türkiye'nin
ilk milli parki kabul edilen ve koruma altindaki Munzur yaylasinda ekolojik
dengeyi alt üst edecek, dogayi bozacak bu barajlar. Peki projeye
kim onay verdi, diyorum. Amerikalilar hazirlamisti, Ecevit Hükümeti
onay verdi, diyorlar. Bir de Türk ortagi varmis Amerikan sirketinin,
Ata Grubu... Türkiye'nin ilk milli parki olan Munzur Vadisi'nde bir
çevre katliami tedirginligiyle bekliyor herkes. " Enerji üretimimizi
yüzde 1 bile artiramayacak 8 baraj ugruna 85 kilometrelik vadi igdis
edilecek. Munzur Vadisi'ni barajlarla kelepçeleyecekler. Bu topraklar
tam 1600 çesit bitki türü barindirir, 45-50'si sadece
burada yetisir. Binbir su akintisi, görkemli bir doga güzelligi
içinde döne kivrila akar, Munzur Çayi ile bulusur.
Yapilacak 8 baraj yüzünden salam gibi dogranacak burasi"
diyorlar. Bir baska iddia ise çok çarpici, çok sarsici.
Diyorlar ki; "Burada yüzlerce köy, mezra o yanginli günlerin
atesinde kül oldu. Insanlar göçtü gitti buralardan.
Üstüne ambargo da geldi. Suradan Ovacik'a gitsen, 6-7 kez araniyor,
kayitlanip, fisleniyordun. Yöre zaten tenhalasti. Simdi buranin dogal
güzellikleri de yok edilecek ve insansizlasacak buralar. Belki de
Tunceli'yi Elazig'a filan bagli bir ilçe yapmayi düsleyenler
vardir."
ALEVI DEDELERI
BIR baska çarpici sav ise Alevi Dedelerden geliyor. Onlar da diyor
ki; "Simdi 'köye dönüs', 'geri dönüsü
tesvik' adi altinda paralar veriyor devlet. Bununla evini yeniden yap,
diyor. Amaç AIHM'ne basvurulari önleyip tazminat ödememek.
Gelip buraya ev yapacak, sonra vadi berbat olunca kendiliginden çekip
gidecek Dersimliler..." Baska nelere mi mani olacak bu barajlar?
Anlatilan söyle; "Dünya üzerinde benzeri çok
az bulunan kirmizi pullu alabaliklarin,çengel boynuzlu ve Bezuvar
dag keçilerinin soyu tükenecek. Kar yagislari azalinca Munzur
gözelerinin kaynaklari azalacak. Munzur Vadisi üzerinden gerçeklesecek
tüm ulasim sona erecek. Ovacik - Tunceli yolu ortadan kalkacak, il
merkezine kimse gelmeyecek. Çünkü oraya yol düsmeyecek.
Kimse tenha sapa böyle bir yere yatirim yapmayacak. Barajlar yillar
içinde çamurlarla kaplanacak. Herkesin kutsal saydigi efsanevi
Munzur Baba'nin tüm görkemi güzelligi yitecek...
HEPSI OKUMUS VE JÖLELI
BÖLGE insaninin yaridan fazlasi Almanya, Fransa, Belçika ve
Isviçre'de yasiyor, çalisiyor. OHAL kalkinca simdi hepsi
topraklarina dönüp tatil yapiyor. Sehrin her yerinde jöleli,
dövmeli, göbegi açik giysili, sortlu, taytli delikanlilar,
genç kizlar dolasiyor. Büyüklerin dili Kürtçe
ve Zaza aksanli, gençlerin Türkçesi ise Fransizca,
Almanca karisimi...
YARIN:
SASIRTICI DESTEK
Munzur Festivali'ne en büyük maddi destek hangi AKP'li bakandan
geldi? Çok para isteyen Yildiz Tilbe ve bazi sanatçilarin
parasini kim kendi bakanlik bütçesinden ödedi? Tunceli'de
polis olmak!.. Sinemasiz kentte yasamak!.. Yildizsiz otellerde kalmak!..
Ve neden her seyin adi BARIS?.. Ovacik, Hozat, Pülümür
ve Çemiskezek'te neler oluyor?
Savas Ay 01.08.2004 Sabah
----------------------------------------------------------------
Tunceli baraji neden istemiyor?..
Aslinda Munzur Festivali'ni yazmak vardi ama dünkü yazima yüzlerce
destek mesaji gelince barajlar konusunu devam ettirmek daha uygun olacak
diye düsündüm. Zaten festivalin bir amaci da kamuoyunun
dikkatini baraj meselesine çekmek, bu konudaki endiselerini her
yere yaymak.
Hayat borçluyuz
Bu konuda pek çok kisiyle görüstüm ya da düsüncelerini
arastirdim. Ortaya çikan sonuç iç açici degil.
Paylasalim mi?
Yörenin en güçlü sivil toplum kuruluslarindan biri
Tunceliler Kültür ve Yardimlasma Dernegi. Onlar tavrini çoktan
koymus. Diyorlar ki: "Hayat veren bu topraklara hayat borçluyuz.
Büyük acilar çeken insanlarin yasadigi bir cografya,
bu barajlar zinciriyle yeni bir yasam savasi veriyor."
Dernegi bu konuda destekleyen çok sayida bilim adami ve aydinin
ortak düsünceleri ise kisadan kese söyle özetleyeyim
size;
* Tunceli'nin su potansiyelinin yüzde 37'si bu barajlara hapsedilecek.
Bu, yasamini sudan saglayan bir topragin insanlarini göçe,
açliga ve yoksulluga terk etmek anlamina geliyor.
* Barajlarla, halen koruma altinda bulunan Türkiye'nin ilk ulusal
dogal parki da sular altinda kalacak.
* Munzur'a yapilacak hidroelektrik santrallerin üretecegi enerji
çok az. Bilim adamlarinin yalancisiyim ama; "Sarimsak eksek
bu kadar ek gelir saglar!" diyorlar.
* Rüzgâr enerjisi elde etmek için devletin katkisi olmaksizin
gerçeklestirilmek üzere, Enerji Bakanligi'nin onayini bekleyen
çevreye zarari sifir olan rüzgâr santralleri projeleri
bile, bu barajlarin üretecegi enerjinin on kati güçte.
Savas Ay 02.08.2004 Sabah
Sezen! Tunceli seni ariyor...
'Munzur Festivali' için Istanbul'da sanatçi arayan Tunceli
Belediye Baskani Songül Abdil, yüksek paralari duyunca bakanlardan
'sponsor olmalarini' istedi
MAGAZIN SERVISI
Tunceli Belediye Baskani Songül Erol Abdil, 29 Temmuz'daki Tunceli
Munzur Doga ve Kültür Festivali için Istanbul'da sanatçi
ariyor. Bir hafta önce Istanbul'a gelen ve birçok sanatçiyla
görüsen Abdil "Istenen yüksek paralari verecek durumda
degiliz. Bir çok sanatçiyla görüstüm. Sezen
Aksu'yla da görüsmeye çalistim ancak ulasamadim. Tunceliler
onu çok seviyor ve görmek istiyor. Insallah Aksu Tunceli'de
konser verir" dedi.
Leman Sam ve Yildiz Tilbe yüksek ücret isteyince Abdil, Ulastirma
Bakani Binali Yildirim ve Turizm Bakani Erkan Mumcu'dan yardim istedi.
Bakanlardan 'olur' aldi
Yildiz Tilbe ve Leman Sam'la anlastiklarini ifade eden Abdil söyle
devam etti: "Konser için Tilbe 13 milyar, Sam 10 milyar lira
istedi. Bu ücretlerin içinde KDV de yok. Bu rakamlar bizim
için çok yüksek. Bu nedenle Yildirim ve Mumcu'dan destek
istedik. Kendileri destek olacaklarini söyledi. Eger destek olmazlarsa
festivalimizi sanatçisiz düzenlemek zorunda kalacagiz. Yöre
halkimiz sevdigi sanatçilari televizyonda izliyor ancak yakindan
görme firsati bulamiyor. Bu festival sayesinde halkimizla sanatçilarimizi
bulusturmak istiyoruz."
16.07.2004 Milliyet
Munzur'un delileri
Bölgede yapilacak barajlara, yine bölgede Bergama benzeri siyanürle
altin isletmeciligine karsi mücadele eden Munzur'un Delileri grubundan
bazilariyla nihayet tanistim. Bogaziçi Üniversitesi'ndeki
Ata Insaat protestosu nedeniyle bu ay sonu yargilanacak olan 'deliler',
öncelikle eylemde siddete basvurmadiklarini, fenalik geçiren
kadin
koruma görevlisini de kendilerinin hastaneye kaldirdigini açikladi.
Davaya hazirlaniyorlar. Çogu Tunceli Anadolu Lisesi mezunu, farkli
kesimlerden gelen, bir kismi ögrenci olan bu grup, 'normallerin'
yarattigi tahribata bakarak kendilerine 'deli' demeye karar vermis. Bir
de Dersim'de delilerin adlarina heykel dikilecek kadar sevilmesine dayanarak.
Bölge için tehdit olduguna inandiklari barajlar ve siyanürlü
altin isletmeciligini protesto için Türkiye'nin dört
bir yaniyla irtibat kuruyor, soruna dikkat çekecek yeni eylemler
planliyorlar.
Radikal 07/08/2004 Murat Çelikkan
---------------------------------------------------
Tunceli'de olan biten
Bu Tunceli'ye taktin, diyeceksiniz. Evet taktim. Adi burada konulmasa
da Türkiye disinda hemen herkesin en ciddi sorun olarak adlandirdigi
'Kürt sorunu'nu agir bedeller ödeyerek yasamis bu ülkede,
popüler bir dizi oyuncusunun uçkuruna degil de Tunceli'ye
takmak yadirganir oldu. Olsun! Hayata, barisa, dostluga, bir aradaliga
hizmet eden bir festival, sadece 'olay çikti' diye haber oluyorsa,
ben de Tunceli'ye takiyorum.
1 Agustos'ta, yani festivalin son günü, saat 18.00 sularinda,
üzerlerinde
'TAYAD'li aileler' yazili giysiler olan 30 kisilik bir grup, sloganlar
esliginde Tunceli'nin merkezindeki Palavra Meydani'na yürüyüse
geçti. F tipi cezaevlerindeki ölümleri protesto etmek
ve kamuoyuna duyurmak için bir basin açiklamasi yapip, Munzur
Nehri'ne karanfil birakmak istiyorlardi. Tunceli Emniyet Müdürü
Sinan Salman, Belediye Baskani'ndan grubun basin açiklamasi yapmasina
engel olmasini istedi. Baskan, böyle bir anonsun gerginlik yaratacagini,
sadece açiklama yapip dagilacaklarini, son güne gelen festivale
hiçbir olayla gölge düsürülmemesi temennisini
iletti, israr etti. 'Müdahale etmeyin, bes dakikada dagilacaklar,'
dedi. Grup basin açiklamasindan sonra Vadi'deki demir köprüye
yöneldi. Köprünün iki yakasini tutan Emniyet görevlilerince
ablukaya alindi. Fena bir dayak basladi, köprüde sikisan gruptan
nehre düsenler oldu. Bunun üzerine vadide bulunan gençler
polise tas atmaya basladi. Polis buna, yüzlerce kisinin çoluk
çocuk gezindigi yere biber gazi atarak karsilik verdi. Sehir gerildi.
Belediye, sürekli itidal anonslari yapti. Kendisine 'Iyi mi oldu?'
sorusunu soran Belediye Baskani Abdil'i itekleyen Müdür Salman,
Baskan'a 'Siz zaten terörizmle anilmaya alismissiniz' dedi. Makamindan
Içisleri Bakani'ni arayan ve Vali ile temasa geçen Abdil,
olaylarin büyümemesi için, baska bir müdahale olmamasi
için yardim istedi.
Bu sirada 27 kisi gözaltina alinmis, 30-50 arasinda kisi de yaralanmisti.
Bakan konuyla ilgilendi, Vali savcilikla görüserek ifade alma
sürecinin hizlanmasini sagladi. Abdil, festivalin kapanisi için
konser meydanina gitti. Gergin bir ortamda hiçbir olay çikmadan
festival bitti. Türkiye'nin tek kadin Büyüksehir Belediye
Baskani'nin, gelecegimizin yeni bir karanliga gömülmesini engellemek,
isini yapabilmek, bölgede barisi kalicilastiracak bir gündelik
hayat düzenine geçme ortamini saglamak için desteklenmesi
lazim. Bu, Tunceli'nin, bölgenin degil, hepimizin sorunu.
Munzuruma dokunma
Munzur Vadisi çok büyük bir milli park. Munzur'un kaynagina
yakin alabalik avlayan ayilarla, eger sansiniz varsa yola kadar inen geyiklerle,
vasaklarla karsilasabilirsiniz. Bu yöre, simdi bölge için
planlanmis barajlar nedeniyle tehdit altinda. Vadide düsünülen
sekiz barajdan ikisi, Mercan ve Uzunçayir barajlari bitirilmek
üzere. Munzur Konaktepe 1-2 barajlari için ise, kredi kosulunda
'bir ABD firmasina verilmesi' var. Bu kosullar çerçevesinde
proje, bir ABD firmasina veriliyor. Firmanin DSI'ye sundugu proje, 'olur'
alarak Hazine'nin kredi islemini beklemeye baslamis. Bu arada ABD firmasi,
ATA Insaat ile baraj yapimi için ortaklik kurmus. Bu dört
baraj disinda Munzur'a dört tane daha baraj yapilmasi planlaniyor.
Bu projeler için, bölgedeki çesitli kuruluslarin verdigi
bilgiye göre, Milli Parklar Dairesi'nden olur alinmamis. Munzur Projesi
ile ilgili olarak bir iklim raporu hazirlanmamis. Ancak iddialar, Munzur
Vadisi gibi kurak ve yari kurak bölgelerin iklimlerindeki küçük
degisikliklerin, yagis rejimini degistirerek önemli sorunlara neden
oldugu yolunda. Bir baska karsi çikis gerekçesi ise, bu
projeler için DSI'nin öngördügü 358 megavat
enerjinin, 2003 rakamlarina göre genel ihtiyacin binde 6'sini bile
karsilamiyor olmasi. Tunceli'de baraja karsi çikan farkli kesimlerin
en büyük endisesi, yörenin ekolojik dengesinin bozulmasi,
yapilacak barajlar sonucu Dersimlilerin göçe zorlanmasi ve
bölgenin insansizlastirilmasi.
Radikal 05/08/2004 Murat Çelikkan
------------------------------------------------------
Munzur Festivali
29 Temmuz -1 Agustos arasinda Tunceli'de yapilan 5. Munzur Kültür
ve Doga Festivali nedeniyle üç gün boyunca panel, tiyatro
gösterileri, konserlere katildik. Tunceli merkezinin 25 bin görünen
nüfusu, festival için bölgeden gelen misafir ve izleyiciler,
yurtdisi ve il disinda yasayan Dersimlilerin kente dönmesiyle sanki
birkaç kat artmisti. Insanlar etkinliklere katiliyor, sabaha kadar
sokaklarda geziyor ve tabii sik sik 'vadi'ye iniyordu. Size sadece festivalin
zengin ve basarili oldugunu, bölgenin barisa olan arzusunu simgelestirdigini,
insanlarin birbirinin dili ve kültürünü anlamasini
sagladigini yazmakla yetinebilirdim. Ya da vadinin güzelliklerini
anlatmakla. Tunceli'nin kuru sicagini, Munzur'un buz gibi suyunun dengeledigini;
kilometreler boyunca Munzur'un bir vaha yarattigini; su boyunca olusmus
olaganüstü bitki örtüsünü, geyikleri, ayilari,
vasaklari, bir tek bu sularda yetisen o çok lezzetli kirmizi benekli
alabaligi anlatabilirdim. Munzur'un bazen usul usul, bazen dizginlenemeyecek
bir siddetle akisini; suyun hayat oldugunu; Tunceli'nin her yanindan Munzur'un
ninnileri, agitlari, öfkeli halaylarinin 24 saat susmadigini, tüm
yoksunluklarina ragmen insanlarin mutlu göründügünü
söyleyebilirdim.
Ya da size Türkiye'nin aydinlik yüzünün temsilcisi olan
Tunceli Belediye Baskani Songül Erol Abdik'i anlatabilirdim. Meselelere
nasil kararli ama yumusak bir söylemle yaklastigini; Tunceli'de hayatin
normalize olmasi açisindan çok önemsenen bu festival
için neredeyse 24 saat durmaksizin nasil kosusturdugunu, bölgede
barisin egemen olmasi için sanat kültüre verdigi degeri,
gerektiginde baris ortaminin bozulmamasi için mekik diplomasisi yürüttügünü,
Tunceli için ve Türkiye için nasil bir umut oldugunu
yazmakla yetinebilirdim. Yalan da olmazdi! Ama baska gerçekler de
var.
Tunceli'de durum
Tunceli'de insanlar agirlikla tarim ve hayvancilikla geçiniyor.
Daha dogru deyisle geçiniyordu. Köyler Birligi Dernegi verilerine
göre ilde 317 köy ve 400 mezranin bosaltilmis veya yakilmis
olmasi sonucu tarim ve hayvancilik kesintiye ugramis. Halk iyice yoksullasmis.
Issizlik çok önemli bir sorun. Belediye baskani, gençlik
arasinda uyusturucu kullaniminin yayginlasma egilimine dikkat çekiyor.
Gençlere beceriler kazandiracak faaliyetleri, kültür
ve spor tesislerini sart görüyor. Tunceli ve çevresinin
atik sularinin Munzur'a dökülmesini engellemek, en kisa zamanda
aritma tesisine kavusmak istiyor. Bitmiyor, dünyanin en güzel
kaynaklarindan birine, Munzur'a sahip olan Tunceli'nin ciddi su sorunu
da var. Su tesisatinin asbestli olmasi bir sorun. Sehre su saglanmasi
için gerekli altyapi bir diger sorun.
Tunceli, konaklama tesisleri açisindan da yetersiz. Gerek yazlarini
geçirmek üzere bölgeye gelen Dersimlileri, gerek Munzur'un
bir Milli Park olarak barindirdigi turizm potansiyeli nedeniyle bölgeye
gelecek insanlarin
konaklama sorunu için projeleri var. Kaynak yaratmaya çalisiyorlar.
Sehir merkezinin dis mahallelerinin altyapi sorunu, daha dogrusu neredeyse
hiçbir altyapisinin olmamasi da bir baska sorun. Bir hastane var,
uzman doktor ve yeterli donanim yok. Özel sektör yatirim yapmiyor.
Sanayi ve Ticaret Odasi, Organize Sanayi Bölgesi'nde yer almak için
açilan ihaleye talip çikmadigi için, ilgilenenlere
bedava yer vermeyi düsünüyor. Bölgenin turizmle kalkinabilecegine
onlar da inaniyor. Bütün bunlarin belediyenin tek basina altindan
kalkamayacagi isler oldugunu söylüyorum. Songül hanim tebessüm
ediyor. 'Vali ve Basbakanlik'la görüsüyoruz' diyor. Bölgede
yaratilmaya çalisilan baris ortamina karsi provokasyon girisimlerini
yarin yazacagim.
Radikal 04/08/2004 Murat Çelikkan
-----------------------------------------------------
Sirada Tunceli var
Eurogold Maden Sirketi'nin 1989 yilinda Bergama'da siyanürle altin
çikarmak istemesi Bergamali köylülerin protestolarina
neden olmus, konu yargiya da intikal etmisti. Izmir Barosu'nun basvurusu
üzerine mahkemenin verdigi yürütmeyi durdurma karari, Bakanlar
Kurulu'nun 2002 tarihli prensip karari ile iptal edilmis, Eurogold da
siyanürlü altin üretimini sürdürmüstü.
Izmir Barosu ve köylülerin avukatlarinin ayri ayri açtigi
davalar, Danistay'da ortak heyet olusturularak karara baglandi. Dava konusu
edilen Bakanlar Kurulu karari hakkinda, Danistay yürütmeyi durdurma
karari verdi. Eurogold henüz faaliyetini durdurmadi, ama sirketin
Bergama'da faaliyet göstermesinin de hiçbir hukuki ve idari
dayanagi kalmadi.
Simdi sirada Tunceli var. Kanada kökenli Anatolian Minerals Development
LTD, Munzur Daglari'nda siyanürle altin çikarmak için
sondaj çalismalarini sürdürüyor. Altin arama izni
Kasim 2003'te sona eren sirket, izin ruhsat süresini 2008 tarihine
kadar uzatmis. Munzur Vadisi ve Dogal Yasami Koruma Dernegi ile üniversite
ögrencilerinin olusturdugu Munzur'un Delileri/Bome Munzuri grubu
bir basin açiklamasi yapti: "Acil olarak bir seyler yapmazsak,
Dersim ve çevre iller büyük tehlikeyle karsi karsiya
kalacak. Maden sirketlerinin bize getirecegi tek sey kiyamet olacak. Bu
sirketler gittikleri yerlere kâr ve istihdam getireceklerini vaat
etmis, ama biraktiklari tek sey ölüm olmustur." Grup, Munzur
Nehri üzerinde kurulacak barajlarin yaratacagi doga tahribatina karsi
da mücadelesini sürdürüyor.
Radikal 21/07/2004 Murat Çelikkan
Özel bir mesajim var
Basbakan'in Tunceli'de seçim kazanmak gibi bir amaci yoktu. "Özel
bir mesajim var" dedi, bence o mesaj da alindi.
***
Tuncelili mesaji aldi ve ayricalik yapti
Basbakan Erdogan, "Tunceli'ye giderek bir mesaj veriyorum, bütün
Türkiye'yi kucakladigimizi göstermek istiyorum" dedi Muhalif
Tuncelililer de, "Bu, Tunceli'nin Erdogan'a tanidigi ayricaliktir.
Hiçbir basbakan bu kadar ilgi görmedi" dediler.
ELAZIG'DAN kalkan helikopterle Tunceli'ye dogru giderken Basbakan'a sordum:
"Tunceli'ye ilk kez mi gidiyorsunuz?" Basbakan, "Evet,
ilk kez gidiyorum. 3 Kasim'dan önce gidecektim ama o zaman programda
ki sikisiklik nedeniyle gidemedim" diye yanit verdi. Türkiye'de
bu zamana kadar hiç gitmedigi tek ilmis Tunceli. AKP çizgisine
uzak ve nüfusu çok az olan Tunceli bugün neden Erdogan'in
ilgi alani içine girdi? Erdogan, Tunceli'de bir oy patlamasi falan
beklemiyor. Amaci belediyeyi kazanmak da degil. Bu konuda son derece gerçekçi
bir yaklasimi var. Tunceli'ye gidisinin ve nüfusu 25 bin olan bu
küçük sehirde miting yapmasinin amaci farkli. Basbakan,
Tunceli'ye giderek bir mesaj verdigini düsünüyor. Tunceli
yolunda yaptigimiz sohbette bunu açikça dile getirdi: "Ben
Tunceli'ye giderek bir mesaj veriyorum, bütün Türkiye'yi
kucakladigimizi göstermek istiyorum."
"SELAM VERMEYE" GELDI
Tunceli'de konustugum 70 yasindaki bir vatandas da, "Tayyip Erdogan
buraya gelerek Tunceli belediyesini kazanacagini düsünmüyordur.
O bize selam vermeye geliyor, bunu biliyoruz" dedi. 70 yasindaki
Tuncelili'nin söyledigiyle Erdogan'in söyledigi arasindaki benzerlik,
mesajin net bir sekilde alindigini gösteriyordu.
ILK IZLENIM: GÜZEL BIR YER
Helikopterle sehrin üzerinde turlarken, Basbakan "Güzel
ve sirin bir yer burasi" dedi. Küçük sehri ortadan
ikiye bölen Munzur Çayi'nin üzerindeki ilkel asma köprü
de dikkatini çekti. Tunceli Valisi'yle yaptigi görüsmede
o köprüyü bir kez daha hatirladi ve Vali'ye ilkel köprülerin
yerine modern köprüler yapilmasi talimatini verdi.
KIMSEDE ANTIPATI YOK
Miting meydaninda Tunceli sartlarina göre büyük bir kalabalik
vardi. Meydanin ön tarafi coskulu, arka tarafi ise temkinli görünüyordu.
Ama kimsenin gözünde antipati hissi yoktu. Erdogan mitingde
konusma yaparken rahatti. Kararinda birlik-beraberlik vurgusu disinda
Tunceli için özel bir mesaj vermedi. Meydanin arka taraflarina
toplanmis Tuncelililer mitingin sonuna dogru Erdogan'a alisti. Ve konusmaya
kendilerini kaptirdilar. Hatta son bölümünde hafiften alkislar
bile gelmeye basladi arka taraflardan.
MUHALIFLERIN YORUMU
Miting meydanina girmek yerine olayi uzaktan seyretmeyi tercih eden ve
"muhalif" olduklari her hallerinden belli olan Tuncelililer'in
yanina gittim. Görüslerini sordum. "Bu, Tunceli'nin Erdogan'a
tanidigi ayricaliktir. Bu zamana kadar hiçbir basbakan burada bu
kadar ilgi görmedi" dediler. Ama içlerinden biri, iki
gün önce sehirde yargisiz infaza kurban giden bir hemsehrilerinden
söz etti. Ve "Böyle bir olay olmasaydi Tuncelili'nin misafirperverliginin
boyutu daha da büyük olurdu" dedi.
Ahmet Hakan Coskun 14.03.2004 Sabah
Hükümet partizanlik yapmiyor hiçbir talebimiz geri çevrilmedi
Hükümetlerin muhalefete mensup belediyelerle iliskisi bugüne
kadar hep sorunlu oldu.
Baskanlar, iktidari 'kendilerine ambargo uygulamakla' suçladi.
Ancak Tunceli'de bunun aksi bir durum yasaniyor. Demokratik Halk Parti'li
(DEHAP) Belediye Baskani Songül Erol Abdil, hükümetten
memnun. Kendilerine karsi partizanlik yapilmadigini anlatirken, AK Parti'ye
ilettigi taleplerinin geri çevrilmedigine dikkat çekiyor.
Merkezi yönetimden alacaklari destekle Tunceli'nin bütün
sorunlarini çözeceklerine inaniyor.
Belediye binasinda Zaman'in sorularini cevaplayan Songül Erol Abdil,
Tayyip Erdogan liderligindeki AK Parti'yi 'çok basarili' buluyor.
Avrupa Birligi yolunda atilan adimlara destek verirken AB'nin de artik
üstüne düseni yaparak Türkiye'ye tarih vermesi gerektiginin
altini çiziyor. Abdil, Avrupa Birligi'ne uyum amaciyla çikarilan
düzenlemelerin ülkeyi rahatlattigini belirtiyor. Artik hiç
kimsenin Kürtçe konustugu için kendisini dislanmis
hissetmedigini vurguluyor: "Bu çalismalari önemsiyorum.
Anadil konusunda yapilanlarin söyle bir faydasi var; Kürt vatandaslarimiz
duygusal bir sicaklik hissetti. Devlet tarafindan dislanmadiklarini hissetmeye
basladilar."
DEHAP'li baskan, uygulamadan sikayetçi. Uyum yasalari AB eksenli
düsünüldügü için vatandasa yansiyacak
olumlu sonuçlarin geciktigini düsünüyor. Güvenlik
güçleri ile teröristler arasinda son dönemde artan
çatismalari da buna bagliyor. "Meclis'ten geçen yasalar
tam uygulanirsa bölgedeki çatismalar azalir." diyor.
Abdil, Tunceli ile birlikte bütün Dogu Anadolu ve Güneydogu'nun
geçmiste terörden büyük zarar gördügünü
hatirlatarak, çatisma ortamina geri dönülmesine karsi
çikiyor.
Tansu Çiller, siyasete kadin bakisi getiremedi
DEHAP'li Belediye Baskani Abdil, kadinlarin siyasette daha çok
yer almasinin demokrasiyi gelistirecegini kaydediyor. Eski basbakanlardan
Tansu Çiller'in 'kadinca bir siyaset yapamadigini', bir erkeksi
tarafi oldugunu ifade ediyor. Kapatilan Demokrasi Partisi'nin (DEP) eski
milletvekili Leyla Zana'nin daha kadinca bir siyaset yaptigini savunuyor.
Zana ve arkadaslarinin kuracaklari partinin Kürt orijinli olmayacagini
vurgulayan Songül Hanim, bu konudaki görüslerini söyle
dile getiriyor:
"Leyla Zana, Türkiye'nin geneline hitap edecek bir parti olusturuyor.
Bunun için çalismalar yürütüyor. Bu, Türkiye
açisindan son derece önemli. DEHAP hakkindaki kapatma davasi
Anayasa Mahkemesi'nde sürüyor. Zana'nin kuracagi partiyle ortak
hareket edebiliriz. DEHAP yerel seçimlerde 58 belediye kazandi.
Kisa bir süre sonra baskanlar topluca kurulacak partiye geçebilir.
Sol ve sosyal demokrat partilerin ortak siyaset yapmasini Türkiye'nin
gelecegi açisindan önemli görüyorum."
Baskan Abdil, bir dönem büyük tartismalara sebep olan Kürtçe
dil kurslarinin ilgi görmemesini ise 'vatandasin duydugu kaygi'ya
bagliyor. Gerekçesi söyle: "Çocugum Kürtçe
kursa giderse hayati boyunca zorluklarla karsi karsiya kalir mi? Bu durum
sabikasina geçer mi? endisesi hakim."
Zaman
07.08.2004 Mehmet Baki
Tunceli
Belediye Baskani Abdil halkla beraber çöp
topladi
Tunceli Belediye Baskani Songül Erol Abdil, vatandaslarla beraber
mahalle ve sokak aralarini gezerek çöp topladi.
Abdil, yaklasan festivalde herkesin üstüne düsen görevleri
yapmasi gerektigini belirtti. Vatandaslarin gruplar olusturarak baslattiklari
temizlik kampanyasi Cumhuriyet mahallesi ve Atatürk mahallesinde
start alirken Belediye Baskani Songül Erol Abdil ve beraberindekiler
ise sehir merkezinde ellerine eldiven takarak sokakta çöp
topladi. Is yerlerine ziyarette bulunan Abdil, isyeri sahiplerine çöplerini
gelisigüzel atmamalari konusunda uyarilarda bulundu.
Zaman
28.07.2004 Murat Gezer
Elazig
Gülersoy'un son çagrisi 'dogal besin kullanin'di
Önceki gün vefat eden Çelik Gülersoy'un son arzusu,
dogal ürünlerin desteklenmesiydi. Gülersoy, köylerde
dogal besinler üreten çiftçiye destek olunmasi çagrisini
yapmisti
ÜMRAN AVCI Istanbul
Hormon katkili besinlerin kanser yaptigi bilimsel gerçeginden
yola çikan Çelik Gülersoy, kendisinin de kanser hastasi
olmasi hassasiyetiyle dogal ürünlerle, ekolojik ürünlerle
beslenmeye ayri bir önem veriyordu.
Önceki gün vefat eden Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Genel Müdürü Gülersoy, insanlarin dogal ürünlerle
beslenmesi arzusunu yazili olarak da dile getirdi. Kuruma ait Fenerbahçe
Parki ve Cafe Bebek'te "dogal besinler" servisi açmisti.
Kadiköy ve Bebeklilere seslenen Gülersoy, iki tesiste satilan
dogal bal, tereyagi ve peynirleri tüketmeye çagiriyordu. Daglarda,
yaylalarda dogal besinler üreten çiftçiye destek olunmasi
gerektigini vurgulayan Gülersoy'un çagrisi söyleydi:
Kadiköylülere çagri...
"Kadiköylüler, Bebekliler! El verin, destek olun, bir çigir
açalim. Sanayinin hiçbir türü girmemis, tarim
ilacinin henüz bilinmedigi (hatta tarimin olmadigi) bakir bölgelerimiz
var. Biz o yöreleri bulduk. Irmaklari, sulari, havasi billur.
Tanri'nin yarattigi gibi duran Tunceli Munzur Daglari'nin, Artvin Posof
yaylalarinin çiçeklerinden en halis ürünler çikabilecek.
Köylü ilgi ve alici bekliyor. Onlara el verelim. Laleli - gelincikli,
karli daglarin üretimi artsin.
Yoksul köylerin eline para geçsin. Siz de bin çiçek
yaylalarinin balini yiyin. Bal pahali ise çocuklar kusburnu pekmezi
yesin! O da o kadar yararli. Ama halisi olsun. Lütfen hemen yazilin,
siparis verin ve hatta bir avans ödeyin ki sistemin bir güvencesi
olsun!"
07.08.2003 Milliyet
Munzur Vadisi'ne yapimi planlanan baraja izin çikmadi.
Milli Parklar ve Av-Yaban Hayati Genel Müdürlügü,
barajin bölgenin ekolojik yapisina zarar verecegini bildirdi
Tunceli'nin Munzur Vadisi'ne yapimi planlanan Konaktepe 1 ve 2 barajlarinin
sondaj ve etüt çalismalarina Milli Parklar ve Av-Yaban Hayati
Genel Müdürlügü'nce izin verilmedi. Milli Parklar
ve Av-Yaban Hayati Genel Müdürlügü, Tunceli'yle Ovacik
Ilçesi arasinda yer alan 75 kilometrelik Munzur Vadisi'nde Konaktepe
1 ve 2 barajlarinin yapimina bölgenin ekolojik yapisini bozacagi
gerekçesiyle
izin vermedi.
Biyolojik çesitlilik yok olur
Milli Park vadisinde iki yildir baraj yapilmamasi için yogun çaba
harcayan Munzur Vadisi ve Dogal Yasami Koruma Dernegi Baskani Ulas Kaplan,
yaptigi açiklamada, DSI Genel Müdürlügü'nün
Milli Parklar ve Av-Yaban Hayati Genel Müdürlügü'ne
yaptigi müracaatin reddedildigini bildirdi.
Kaplan, ret gerekçesinde bölgede ekolojik dengenin bozulacagi,
biyolojik çesitliligin ortadan kalkacagi ve Munzur Çayi'ndaki
kirmizi pullu alabalik neslinin tükenecegi ibarelerinin yer aldigini
açikladi.
14.05.2003 AKSAM
--------------------------------------------------------
Munzur Çayi'nda yapilmasi planlanan kaynak suyu siseleme tesisine
yöre halki 'her yer betonlasacak' diyerek karsi çikiyor
Tunceli'nin Ovacik ilçesi Gözeler Köyü yakinlarinda,
Munzur Çayi'nin dogdugu alanda, özel bir sirket tarafindan
yürütülmekte olan kaynak suyu siseleme tesisi projesi tepki
gördü.
Ovacik Belediye Baskani Mustafa Geçgin, söz konusu alanin
adeta bir doga harikasi oldugunu animsatarak, her yil bu bölgeyi
binlerce insanin ziyaret ettigini söyledi.
'Halka ve dogaya saygisizliktir'
Projenin gerçeklesmesi halinde, gözelerin etrafinin beton
yiginlariyla kapli olacagini kaydeden Geçgin, bunun Tunceli halkina
ve dogaya saygisizlik oldugunu ifade etti. Tunceli halkinin bu duruma
gerekli tepkiyi göstereceklerine inandigini vurgulayan Mustafa Geçkin,
projeyi durdurmak için ellerinden geleni yapacaklarini dile getirdi.
Munzur Vadisi ve Dogal Yasami Koruma Dernegi Baskani Özgür
Ulas Kaplan da söz konusu projenin Tunceli halkini yok saymak anlamina
geldigini ifade ederek, projeyi gerçeklestirecek sirket yetkililerinin
Tuncelili olmalarinin da ayri bir üzüntü verdigini söyledi.
'Bölgeyi tahribata ugratmayacagiz'
Kaplan, 'Munzur Vadisi'nin ekolojik dengesini bozacaklar. Projenin durdurulmasi
için sirket yetkilileriyle görüsüyoruz. Gerekirse
biz bu konuyu yargiya tasiyacagiz' dedi.
Gözeler'de tesisleri yapmayi planlayan Munzur A.S'nin Yönetim
Kurulu Üyesi ve 2. Baskani Mustafa Yerlitas ise tesisleri yapacaklarini
ancak bölgeyi tahribata ugratmayacaklarini savundu.
25.12.2002 AKSAM
Almanca
Aufbruchsstimmung in der Schachtel
Neuer Mut nach den Reformen: Bis vor einem Monat herrschte in der türkischen
Provinz Tunceli noch der Ausnahmezustand. Zum Munzur-Festival strömten
nun zehntausende Besucher in die Region, nicht zuletzt auch aus der deutschen
Diaspora
von GABRIELE THIERKOPF
Die Teegärten und Lokale am Ufer sind brechend voll. Auf Plastikstühlen
sitzen Familien und Freunde bei Tee oder Raki zusammen; Jugendliche in
Jeans und T-Shirt, dazwischen alte Männer mit Baskenmütze und
imposanten weißen Schnurrbärten und Frauen, die ihre langen
Zöpfe mit einem siebenfarbig gestreiften Kopftuch bedeckt halten,
darüber locker ein weißes Tuch mit gestickter Bordüre
geworfen. Türkisches Stimmengewirr, in das sich häufig deutsche
Sätze mischen, konkurriert mit dem Planschen der Kinder im Wasser.
Zaza, die mit dem Kurdischen verwandte Sprache der Region, hört man
dagegen selten: ein Ergebnis der strikten Assimilierungspolitik in der
Türkei, die erst im vergangenen Monat mit dem historischen Parlamentsbeschluss,
den öffentlichen Gebrauch von Minderheitensprachen wieder zuzulassen,
eine Lockerung erfahren hat.
Tunceli, die Kreisstadt der gleichnamigen anatolischen Provinz, liegt
malerisch im Tal des Munzur-Flusses. An beiden Seiten ziehen sich Häuser
die Hänge empor, verbunden durch schwankende Fußgängerbrücken.
Jahrzehntelang war die Region, die viele auch unter dem Namen Dersim kennen,
von Auswanderung geprägt, von Flucht vor der wirtschaftlichen und
politischen Misere. Doch für ein paar Tage sind die Menschen zurückgekehrt,
aus den türkischen Großstädten, aus Europa, manche sogar
aus Kanada und Australien. Mehrere zehntausend (!) Gäste zählte
man in der Stadt mit ihren 20.000 Einwohnern beim diesjährigen, dritten
Munzur-Festival Anfang August. "Tunceli war wie eine verschlossene
Schachtel. Jetzt ist sie geöffnet", freut sich eine alte Frau.
Bis vor vier Wochen galt in der Provinz noch der Ausnahmezustand, der
seit 1979 ohne Unterbrechung herrschte. Verschärft wurde die Situation
in den Neunzigerjahren durch die Eskalation im Krieg zwischen dem türkischen
Militär und der PKK. Den Dörfern wurde ein Embargo auferlegt,
die Bauern durften nicht mehr auf ihre weiter entfernten Weideflächen
gehen, es bestand nächtliches Ausgangsverbot. Um nach Tunceli zu
gelangen, musste man zahlreiche Straßensperren, Polizei- und Militärposten,
Ausweiskontrollen und Befragungen hinter sich bringen: als bilde die Stadt
ein einziges großes Freiluftgefängnis. Nun aber kann man sich
relativ frei bewegen. Die Autofahrer halten aus Gewohnheit und Skepsis
zwar nach wie vor an den Kontrollpunkten, werden aber einfach vorbeigewunken.
Tunceli war schon immer eine Region, in der sich die Konflikte des Landes
wie in einem Brennglas bündelten. Die meisten Bewohner zählen
zur religiösen Minderheit der Aleviten, die ihrer unorthodoxen Tradition
wegen bei konservativen Muslimen verschrien sind. Viele davon sind Zaza,
eine eigene Volksgruppe, andere Kurden. In anderen türkischen Städten
war es selten von Vorteil, sich als aus der Gegend von Tunceli stammend
zu offenbaren: "Viele Leute haben es verheimlicht. Aus Tunceli zu
sein bedeutete, als Separatist oder Terrorist angesehen zu werden",
sagt Baris, ein junger Mann aus der Kleinstadt Pertek. Oder eben als Häretiker,
denn der synkretistische Glaube der Aleviten von Tunceli ist von Naturmystik
geprägt - Höhlen, Felsen und Bäume gelten ihnen als beseelt.
Der Berg Düzgün Baba, aber auch die Quellen des Munzur-Flusses
werden verehrt. An diese Tradition knüpft das Festival an, das unter
dem Motto stand: "Rühr meinen Munzur nicht an!" Denn der
Munzur wird durch ein Staudammprojekt bedroht.
Zwar wurde das Munzur-Tal schon 1971 unter Naturschutz gestellt, als erster
und größter Nationalpark der Türkei. Trotzdem sind dort
insgesamt vier Stauseen zur Energiegewinnung geplant. "Manche Dörfer
sollen überflutet werden: Das würde wieder Vertreibung und Entvölkerung
bedeuten", befürchtet Özgür Kaplan, Rechtsanwalt und
Vorsitzender eines lokalen Umweltschutzvereins, der versucht, das Staudammprojekt
zu verhindern, mit starkem Rückhalt in der Bevölkerung. An zahlreichen
Schaufenstern hängen Zettel mit Aufrufen, Jugendliche bekunden ihren
Protest durch Aufdrucke auf T-Shirts, überall in der Stadt sind Transparente
aufgehängt.
Auch das Munzur-Festival dient nicht zuletzt dazu, den Widerstand zu organisieren.
Das Programm umfasste Ausstellungen, Theateraufführungen und Podiumsdebatten.
Den Höhepunkt bildeten jedoch die abendlichen Konzerte im Sportstadion,
mit Stars aus Istanbul wie den Saz-Meistern Arif Sag und Erdal Erzincan,
zwei Ikonen der traditionellen Musikszene, oder der Rockband Mogollar.
Daneben traten kurdische Gruppen auf sowie Interpreten, die mit Tunceli
verbunden sind: der Musiker Metin Kahraman etwa, der Lieder auf Zaza und
Türkisch singt und die Volkslieder, Mythen und Geschichten der Region
sammelt. Eigens für das Festival haben auch vier Bildhauerei-Studenten
aus Mersin am Flussufer symbolschwere Skulpturen aus Stein errichtet:
Die Arbeit von Songül Sirin stellt eine Mutter dar, die einen Grabstein
trägt. Die monatelange Arbeit der Studenten haben viele Einwohner
der Stadt mit Aufmerksamkeit verfolgt. Doch zur Eröffnungsfeier ist
keiner der Festivalorganisatoren erschienen. Dabei verspricht sich Bürgermeister
Hasan Korkmaz große Impulse von dem Festival. Es komme dem lokalen
Handel zugute, außerdem soll es Touristen anziehen.
Dilek und Özlem, zwei Schwestern, die an einem der Stände selbst
gefertigte Ketten verkaufen, eröffnet dieser Job einen kleinen Ausweg
aus der Arbeitslosigkeit, unter der so viele Jugendliche der Region leiden.
Noch mehr aber bietet ihnen das Festival Gelegenheit, für eine kurze
Weile dem monotonen Kleinstadtleben mit seiner rigiden sozialen Kontrolle
zu entfliehen: Leute treffen und, am Ufer des Munzur sitzend, Gespräche
bis zum Morgengrauen führen. Denn bis zum nächsten Jahr wird
es in Tunceli nicht wieder so lebendig sein.
TAZ 23.08.2002
Hürrriyet 03.08.2002
Barisa merhaba
DAGLARIN ve irmaklarin çocuklari
bir araya geldi; Munzur'dan bir tas su içmek için... Hasretinden, yasam
sevincinden, dogadan ve kültürden çogalan ortak ses üç gündür Tunceli'de
haykiriyor. ''Yetsin artik, Munzuruma dokunma.'' Önce Elazig'a indik;
oradan Harput Kalesi'ni gezdik. Tam anlamiyla dökülmüs kalenin onarimina
Istemihan Talay el atmis, bir prestij projesi hazirlamis. Gürsel Erol'un
Gür-Ya firmasinin yaptigi güçlendirme çalismalarinda Bayburtlu tas ustalari
getirilmis. Her sey ÇEKÜL Baskani Prof. Metin Sözen'in denetiminde oluyor.
Dileriz ki, burasi Dogubeyazit'taki herkesin elestirdigi Ishakpasa Sarayi
restorasyonuna dönüsmez. DEGERLER GELECEGE TASINMALI Gerçekten bu tarihi
degerlere el atilmazsa bes-on yil sonra bunlarin enkazi kalabilir. Projeye
ilk etapta 500 milyar harcanacak. Urartular'dan baslayip Dogu ve Güneydogu'daki
2700 yillik birçok uygarligin izlerini bugüne tasiyan kalenin onariminin
en az 5-10 yil sürmesi gerekiyor. Yoksulluga düssek de bu tür degerlerimizi
gelecege tasimamiz gerekiyor. Keban'in sulari altinda kalan Pertek'e geçebilmek
için 3 km.'lik bir feribot yolculugu yapmaniz gerekiyor. Biz de öyle yaptik.
Iki feribotla karsilikli olarak günde yaklasik 500-600 araç tasiniyor.
3.5 milyon lira verip bu 15-20 dakikalik yolculuga tahammül edemeyen bir
Hozatli'dan, köprü istegini duyunca gülmemek elde degil. OVACIK YOLU TEHLIKELIDIR...
Tunceli'de, Hakkári ile birlikte Olaganüstü Hal Uygulamasi bir gün önce
kalkmisti. 45 km. ötedeki Hozat'a yöneldigimizde, askeri bir noktada durdurulduk;
isimlerimizi aldilar. ''Nereye gidiyorsunuz'' dediler; Tunceli Munzur
Kültür ve Doga Festivali'ne gittigimizi söyledik. ''Ovacik yolu tehlikelidir''
deyip izin verdiler. Tunceli Valisi Mustafa Erkal'a, bunu sordugumuzda
''Galiba bu yoldaki denetimi kaldirmayi unuttuk'' dedi, espri yaparak...
TÜRKIYE'NIN AKIL BASKENTI Hozat, ''esas'' Dersim sayiliyor. 1930'larda
Dersim ilçe, Tunceli de il yapiliyor. Hozat için ''Türkiye'nin akil baskenti''
deniliyor. Bölgenin yapisini iyi bilen Esenyurt Belediye Baskani Dr. Gürbüz
Çapan, ''Hozat, Türkiye'nin mimari anlamda otantik merkezlerinden biriydi;
Safranbolu, Urfa ve Diyarbakir gibi kimligi olan bir kentti; benim de
düs bahçemdi. Eskiden gittigimizde orada tarih, felsefe ve sosyoloji tartisirken,
bu kez asiret tartismasi çikti karsimiza... Hozat geriliyorsa Türkiye'nin
durumu iyi demek degildir'' diyor. Çapan, Hozat Belediye Baskani Güzel
Dogan'a ''Hozat'in eski otantik yapisini koru; öyle tas kaldirimin üzerine
asfalt kaplama'' diye ögütledi. Osmanli türü ahsap yigma binalarin bulundugu
bir sokagi eski haline getirme sözü verdi Çapan...
Basinda Dersim diger sayfalar icin >>>
1 | 2 | 3
|